Sanırım yaşım itibariyle de (Az daha 31 olacak), disposable fashion diye tbir edilen, bir kere giyinsem parasını çıkarır tarzı, ucuz ve iddialı giyimden soğumaya başladım. Tabii bu da şöyle iki sonuç doğuruyor;
- Lacivert V yaka kazak ya da Polo T-shirt'te fashion forward hiç bişey yok.
- Pahalı basic giyim bile pahalı.
Yakın zamanda, iç çamaşırlarımın tamamını Cavin Klein'a dönüştürmeye karar verdim. Çünkü neden olmasın? Marka iç giyim 50 kat daha rahat ve dayanıklı. Çorap tercihim olan Lacoste'un cidden yıllardır maliyetini haketmediği bir zaman olmadı.
Asos outlet'ten 3x3 pack Calvin Klein basic trunks aldım ki 9 don çamaşır yıkama sıklığımda gayet yeterli bir rakam. Toplam 150 € harcadığım bu harcama neticesi hiç memnun değilim. zira; 30 derecede elde yıkamak gerekiyor ve de iç çamaşırından bahsediyoruz. 40 derecede siyahlarla, siyah deterjanıyla yıkadığım halde rengi atmaya başladı; birinde bir delik var.
Artısına gelince; gayet rahat. Özellikle bandı. lakin giyince Calvin Klein modellerine uzaktan yakından benzemiyorum.
İç çamaşırından ne kadar kilometre bekliyoruz? Ben yıllardır tercih olarak siyah giyiyorum; temiz görünmesi açısından çünkü çamaşır suyuna basacak kadar sabrım yok. Çünkü bu sonu olan bir yol değil. Esnerse, rengi atarsa atıyorum. Önceden iç çamaşırı markam Goldenbay don başına 20 tl ile (= 9 €) nispeten kalın ama çok daha dayanıklı ve de spor dostu bir kullanım sağlıyordu.
Ya tabii bir marka obsesyonum da yok değil. Çünkü erkek iç giyimi aslında dış giyim de. 90'larda erkek iç çamaşırının pantolon üzerinden gösterilmesinin moda olması nedeniyle bazı feministler haklı olarak bir cinsiyetçilikten bahsetmişti; çünkü kadın iç çamaşırı saklamak içindir ve saklanmalıdır. Gerçi yine 90'larda beyaz gömlek siyah sütyen de moda olmuştu.
Bu resim Calvin Klein'ın #mycalvins kampanyasından. 90'lardan beri, don lastiğinde logo, neredeyse 40 liradan pahalı her donda bir standart. Üstelik başka bir giyim parçasında bu boyutta logo görmeyi kıroluk adlettiğim halde, iç çamaşırında bir çifte standart uyguluyorum.
Neticesi, aldığım bu donlar en son Calvin'lerim olacak. Yeni bir markayı seneye kadar düşünmek zorunda değilim umarım. Türk markaları küçük görmem de beynimin kapitalizmle yıkanmasından haiz olsa gerek.
- Lacivert V yaka kazak ya da Polo T-shirt'te fashion forward hiç bişey yok.
- Pahalı basic giyim bile pahalı.
Yakın zamanda, iç çamaşırlarımın tamamını Cavin Klein'a dönüştürmeye karar verdim. Çünkü neden olmasın? Marka iç giyim 50 kat daha rahat ve dayanıklı. Çorap tercihim olan Lacoste'un cidden yıllardır maliyetini haketmediği bir zaman olmadı.
Asos outlet'ten 3x3 pack Calvin Klein basic trunks aldım ki 9 don çamaşır yıkama sıklığımda gayet yeterli bir rakam. Toplam 150 € harcadığım bu harcama neticesi hiç memnun değilim. zira; 30 derecede elde yıkamak gerekiyor ve de iç çamaşırından bahsediyoruz. 40 derecede siyahlarla, siyah deterjanıyla yıkadığım halde rengi atmaya başladı; birinde bir delik var.
Artısına gelince; gayet rahat. Özellikle bandı. lakin giyince Calvin Klein modellerine uzaktan yakından benzemiyorum.
İç çamaşırından ne kadar kilometre bekliyoruz? Ben yıllardır tercih olarak siyah giyiyorum; temiz görünmesi açısından çünkü çamaşır suyuna basacak kadar sabrım yok. Çünkü bu sonu olan bir yol değil. Esnerse, rengi atarsa atıyorum. Önceden iç çamaşırı markam Goldenbay don başına 20 tl ile (= 9 €) nispeten kalın ama çok daha dayanıklı ve de spor dostu bir kullanım sağlıyordu.
Ya tabii bir marka obsesyonum da yok değil. Çünkü erkek iç giyimi aslında dış giyim de. 90'larda erkek iç çamaşırının pantolon üzerinden gösterilmesinin moda olması nedeniyle bazı feministler haklı olarak bir cinsiyetçilikten bahsetmişti; çünkü kadın iç çamaşırı saklamak içindir ve saklanmalıdır. Gerçi yine 90'larda beyaz gömlek siyah sütyen de moda olmuştu.
Bu resim Calvin Klein'ın #mycalvins kampanyasından. 90'lardan beri, don lastiğinde logo, neredeyse 40 liradan pahalı her donda bir standart. Üstelik başka bir giyim parçasında bu boyutta logo görmeyi kıroluk adlettiğim halde, iç çamaşırında bir çifte standart uyguluyorum.
Neticesi, aldığım bu donlar en son Calvin'lerim olacak. Yeni bir markayı seneye kadar düşünmek zorunda değilim umarım. Türk markaları küçük görmem de beynimin kapitalizmle yıkanmasından haiz olsa gerek.